Halimiz içler acısı … Söylesem mi , söylemesem mi bilmiyorum.
Çektirdiğin acılar sanmaki unutulur.
Bir söylersem adını , inan ki olay olur..
Geçen hafta Irak / Bağdat’ta çok ilginç bir olay oldu. Adamın biri hanımından fasulye yemeği yapmasını istedi. Hanımefendi kocasının istediği fasulye yemeğini yaptı , ancak ; koca hanımının yaptığı fasulye yemeğini beğenmedi. Ve hanımından babasının evine bir daha gitmemesini istedi. Yasak koydu. Bunun üzerine kadın Bağdat’ta gora adı verilen bölgede Tuğgenaral olan kardeşini telefonla arayıp , kocasının kendisine koyduğu yasaktan bahsetti.
İşte o dakika ne oldu ise oldu. Telefon konuşmasından sonra ,kadının garnizon komutanı olan kardeşi , Bağdat’a tam teçhisatlı bir komando birliği sevketti.
Gözlerim yaş doldu gülemiyorum.
Bu nasıl sevgidir bilemiyorum.
Unutmak ne mümkün geçen günleri
İçimden aşkımı silemiyorum.
Yine bundan 2 hafta kadar önce idi. Irak / Kufe’de adamın birinin tavuğu , komşusunun bahçesine girip , köpeğin tasından bir miktar yedi.Köpeğin sahibi , komşusuna gidip , tavuğun kendi bahçesine girip köpeğinin tasından yediğini ve bu sebeble tavuğun kendisine borçlu olduğunu söyledi. Sonrası, Kufede iki aşiret bir birine girdi ve çıkan çatışmada silahlar kullanıldı. Bilanço , onlarca yaralı ve ölü
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya
Duymaz bu anda taş gibi bağrında bir sızı
Fark etmez anne toprak ölüm maceramızı ( Y.Kemal Beyatlı / Sonbahar )
Bu sefer de Türkiyede adamın biri , televizyona çıktı. ‘ Bu memlekette bütün kötülüklerin okumuş insanlardan geldiğini, göğsünü gere gere anlattı.
Ben bu hadiseleri izler ve de dinlerken George Howell’in kaleme aldığı ‘ Çölün Kızı ‘ adlı kitabı okuyor. Getrude Bell isimli bir İngiliz bayanın olağan üstü yaşam hikayesini öğrenmeye çalışıyordum. Bu yüzyılın başıda , İngiltere’nin en zengin ailelerinden birinin kızı olan Gertrude , Oxford üniversitesini bincilikle bitiren ilk bayan idi. Bütün hayatını katı bir İngiliz disiplini içinde ve üvey anne elinde geçiren Gertrude , Irak Devletinin kuruluşunda büyük görevler üstlendi. Bu görevleri yerine getirirken Oxford’da aldığı eğitimin etkisi tabiki büyüktü.
Allah rahmet eylesin Kamran İnan’ın Dış Politika hatıralarını yazdığı kitabı hatırlıyor. Uluslar arası mahfillerde yeteri kadar İngilizce konuşamayan görevlilerin ülkemizi düşürdüğü durumlardan hicap duyuyordum.
Yahya Kemal birgün bab-ı Ali yokuşunu çıkıyordu . Köşede bir bakkal dükkanı ve bakkalın önünde bir sandalye gördü. Ve o sandalyeye oturuverdi.
Bakkal : ‘Aha yağlı bir müşteri geldi.’ dedi…Yanına gitti :
‘ Efendim hoş geldiniz ne alırdınız ?’ dedi
İzin verirsen nefes alacağım. Diye cevap verdi Yahya Kemal
Dedim ya ..! Halimiz içler acısı …
Çektirdiğin acılar sanma ki unutulur.
Bir söylersem adını , inan ki olay olur..
Herkese selam ve sevgilerimle…
Zamanın en yaşlı hayvanı olarak kabul edilen ( kaplumbağa ) adwaitya bugün öldü.